“Maalesef hastanızda beyinde tümör var, onun için yapılacak bir şey yok”. Bu cümleyi duyduğunuzda zaten çaresizlikten kan beyninize sıçrayacak ama aslında korkudan saçlarınız diken diken olmalı…
“Maalesef hastanızda beyinde tümör var, onun için yapılacak bir şey yok”. Bu cümleyi duyduğunuzda zaten çaresizlikten kan beyninize sıçrayacak ama aslında korkudan saçlarınız diken diken olmalı…
“Maalesef hastanızda beyinde tümör var, onun için yapılacak bir şey yok”. Bu cümleyi duyduğunuzda zaten çaresizlikten kan beyninize sıçrayacak ama aslında korkudan saçlarınız diken diken olmalı…
“Maalesef hastanızda beyinde tümör var, onun için yapılacak bir şey yok”. Bu cümleyi duyduğunuzda zaten çaresizlikten kan beyninize sıçrayacak ama aslında korkudan saçlarınız diken diken olmalı…
“Maalesef hastanızda beyinde tümör var, onun için yapılacak bir şey yok”. Bu cümleyi duyduğunuzda zaten çaresizlikten kan beyninize sıçrayacak ama aslında korkudan saçlarınız diken diken olmalı…
“Maalesef hastanızda beyinde tümör var, onun için yapılacak bir şey yok”. Bu cümleyi duyduğunuzda zaten çaresizlikten kan beyninize sıçrayacak ama aslında korkudan saçlarınız diken diken olmalı…
“Maalesef hastanızda beyinde tümör var, onun için yapılacak bir şey yok”. Bu cümleyi duyduğunuzda zaten çaresizlikten kan beyninize sıçrayacak ama aslında korkudan saçlarınız diken diken olmalı…
“Maalesef hastanızda beyinde tümör var, onun için yapılacak bir şey yok”. Bu cümleyi duyduğunuzda zaten çaresizlikten kan beyninize sıçrayacak ama aslında korkudan saçlarınız diken diken olmalı…
“Maalesef hastanızda beyinde tümör var, onun için yapılacak bir şey yok”. Bu cümleyi duyduğunuzda zaten çaresizlikten kan beyninize sıçrayacak ama aslında korkudan saçlarınız diken diken olmalı…
“Maalesef hastanızda beyinde tümör var, onun için yapılacak bir şey yok”. Bu cümleyi duyduğunuzda zaten çaresizlikten kan beyninize sıçrayacak ama aslında korkudan saçlarınız diken diken olmalı…